Uyanma, aydınlanma, iç özgürlüğe
ulaşma yoludur. Bu açıdan Yoga ile ortak bir tavır sergiler. Zen'in amacı olan
"aydınlanma" hali, insanın kendi varlığının doğasını aniden "uyanarak" idrak
etmesi olarak tanımlanır.
Bu, kişinin bir kurtarıcıyla
veya ibadetle elde edemeyeceği, kendi çabasıyla elde edebileceği bir şeydir.
Zen öğretmeni "roshi" bir mürşit değil, yalnızca bir kılavuzdur, yol gösterir.
Aydınlanma şuurun iç aleme yönelmesiyle elde edilebilir; anahtar, meditasyondur.
Bir başka deyişle aydınlanma" kalp gözü"nün açılmasıdır; kişi öyle bir bakış
açısı kazanır ki, kendi doğasını idrak eder saf varlığına, yüksek şuuruna ulaşır
ve 'düalite' nin ötesine taşar. Zen öğretisi ve uygulamaları, yoğun bir
meditasyon döneminden sonra, insanın kendi varlığının doğasına ulaşmasını, yani
dünya çamuruna bulanmamış ve cahillik içinde olmayan varlığına, bir başka
deyişle yüksek şuuruna ulaşmasını amaçlar ki, ulaşma anındaki idrak haline
uyanma yada aydınlanma " Kensho, Satori " denir. Bir Zen öğretmenine göre "hangi
dinden olursa olsun ve adları ne olursa olsun, gerçek bilge, ermiş ve
peygamberler, bu hali elde etmiş varlıklardır. Budazmin diğer ekolleriyle
kıyaslandığında Zen' deki en belirgin farklar şunlardır:
*Zen, aydınlanma deneyimine en
çok öncelik veren yoldur.
*Zen öğretisine göre,
aydınlanmaya ulaşma yolunda dinsel ayinler yapmak hiç bir yarar sağlamaz.
*Zen öğretisine göre,
aydınlanmaya ulaşma yolunda, herhangi bir öğretinin salt teorik düzeyde
öğrenilmesi yarar sağlamaz.
*Zen de nefiste uygulanmamış,
şuurda iz bırakmamış teorik bilgiye bilgi denmez.Teorik bilgi ancak ruhta iz
bıraktığında gerçek bilgi olur.
*Pek belirgin bir başka özelliği
de, insanlığın ruhsal gelişimindeki sosyal dayanışma yanıdır. Aydınlanma yolunda
olanlar (Bodisatvalar) dünyadaki son canlıyı da iç özgürlüğe, aydınlanmaya
yönlendirmeden dünya yaşamından uzaklaşmamaya yemin ederler.
Zihin algılarken kılı kırk
yarar, algıladıklarını kalıplara sokar, değer biçer, üzerinde çözümleme yaparak
fikir yürütür ve yargılar. Buna karşın, olan biteni, düşün-meyi ve düşünceyi
bırakarak yalın algılamak, fark etmek, böylece gerçeği dolaysız algılamak Zen’in
yaklaşımıdır; zihni, düşünerek gerçeği çarpıtmaması için aradan kaldırır. İşte o
zaman dünyayı “böylesiği” ile algılarız. Aslında her şey zihinsiz algılandığı
zaman saf ve yalındır. Bu nedenle Zen kişisel ve dolaysız deneyime, yalın
kavrayışa değer verir, klişeleşmiş, kalıplaşmış beylik deyişleri, kutsal
addedilen yazıları dikkate almaz ve bu nedenle öğretisiz öğreti adıyla da
anılır. Kişisel deneyim ego ile karıştırılmamalıdır. Gerçeklik ile aramıza ego
girerse, onu yine fark ederek kenara çekeriz, çünkü ego engelleyicidir.
Zen, günlük yaşamdaki
etkinliklerimizdir. Çevremizi ve yaptığımız işi izler ve bütünleşiriz. Bu sırada
kendimizi de algılama ve sıklıkla zihin üretme etkinliği içinde buluruz. Böylece
yaptığımız iş bize ayna tutmuş, bize kendimizi göstermiş olur. Bütünleşme ya da
birlik hali içinde bulunduğumuz her etkinlik bize kendimizi tanıma şansı verir,
duygularımızı ve ruh hallerimizi ortaya çıkarır.
Zihinsizliği, yani saf algılama
halini yaratmanın Zen Budacı gelenekteki yolu zazendir. Oturma zeni anlamına
gelen bu uygulamada oturulup olan biten sessizlik içinde izlenir. Gözlemci diğer
her uyaran gibi kendi solumasını, duygu ve düşüncelerini izler ve onlara
karışmaz. Bu tutum yaşamın diğer alanlarında da sürdürülürse, anlamını bulur.
Çalışma ve dinlenmede, başkalarıyla ya da yalnızken, hangi koşullarda olursak
olalım, uyanık ve farkında olmamız bize, iç özgürlüğe giden yolu açacaktır.
Bütün Zen sanatlarının tavrı da budur.
|
ZEN TEKNİKLERİ
Zen'de başlıca iki teknik
vardır.
Z A Z E N
Zen
Budacılığının törensel oturma biçimine zazen adı verilir.Özellikle "Soto" ekolü
izleyicilerinin tekniği olup sözlük anlamı "oturarak meditasyon" dur. Bazı
meditasyon biçimlerinde olduğu gibi dalınç üzerine değil, uyanıklık ve yoğun bir
farkındalık üzerine kuruludur.
Zen
Budacılığının görüşüne göre, dünyanın gerçeği yüzeyseldir, yanıltır. Varlıklar
kalıcı değildirler, büyük bir boşlukta eriyip giderler. Görüp de somut gerçek
sandığınız varlıklar ki, buna kendiniz de dahilsiniz, anca bu boşlukla anlam
kazanırlar. Bu boşluk bir hiçlik değil, yaratıcı ve dönüştürücü bir boşluktur.
Dingin olmasına karşın bütün hareketleri doğuran odur. O halde varlığın temeli,
dolayısıyla da varoluşun yanıtını ararken o boşlukla temas edilmelidir. Bu
nedenle arayış sırasında sırt ve baş dik tutulup oturulduktan sonra bütün
hareketler durdurulur, kıpırdanmalar olabildiğince azaltılır. Zihinden geçen
düşünceler bastırılmaz, aksine akışlarına karışılmadan izlenir. Dikkat,
özellikle soluğu izleyerek içinde bulunulan ana yoğunlaştırılır. Bu arada duyu
organlarının uyarılmaları engellenmez, gelen uyarı algılanır ve bırakılır.
Zazen uyanmaya ve aydınlanmaya
ulaşmada en kısa, fakat en zor yoldur.
Zazen
sırasında doğasına bırakılarak izlenen solunum kendiliğinden yavaşlar ve
derinleşir, duyu organlarının duyarlılığı artar, beden gereksiz
gerginliklerinden uzaklaşır, beyin faaliyetlerinde değişmeler olur ve zihin
düşünce yüklerinden arınır. Zazen aşırı zihinsel ve bedensel yüklenme ile
stresin olumsuz etkilerini giderir, sinirleri yatıştırır, solumayı düzenler,
dikkat yoğunlaştırma yeteneğini arttırır, zihni açar ve berraklaştırır.
Zazen,
aslında, cahillik "avidya" içinde yaşayan insanın kurtuluşa ulaşmasını sağlayan
bir yöntem değildir; Zazen'de , kısaca, her insanın içinde her an mevcut olan
mükemmelliğin somut hale getirilmesi söz konusudur.
Günlük
yaşamda Zazen’in diğer etkinliklere baskın çıkacak şekilde yapılmaması gerekir,
çünkü zazen, Zen’in yalnızca bir etkinliğidir ve hiçbir gündelik etkinlik Zen’in
dışında kalmaz. Ayrıca hiçbir Zen etkinliğinde hedef gözetilmez. Bu yüzden ''Zen
sizin günlük yaşamınızdır'' sözü edilir. Günlük yaşamınızda Zazen’e ılımlı yer
vermeli, oturma süresini (hiç kalkmadan en fazla elli dakika) aşırıya
kaçırmamalısınız. Bu konuya dikkat ederseniz Zazen’in beklenen yararları ile
ister istemez karşılaşırsınız. O zaman da Zen sizin için esenliğin ve huzurun
yolu olur.
KOAN KULLANIMI
Bu teknik, "Koan" denilen,
"bakarsın göremezsin, dinlersin işitemezsin, kullanırsın tükenmez" gibi şiir
biçimli çeşitli bilmecelerle (muamma) soru -yanıt diyaloğuna dayanır.
Koan'lar öz ve derin bilgilerin
yada hakikatlerin öğrenilmesine aracılık eder. bir Zen izleyicisinin ifadesiyle
bu akıl ve akıl-dışı arasındaki ayrılığın aşılması olan, ani sezgisel
aydınlanmalara ve içerideki Budha'nın keşfine öncülük eder.
Zen öğretmenlerinin kullandığı
soru -yanıtlı öğretme yönteminde (mondo), öğrenci sorulan Kaon üzerinde, ani
bir aydınlanmayla yanıt bulana kadar, bazen aylarca meditasyon yapar.
Zen izleyicisi, bu şekilde, bir
anda parlayıp sönen bir alev yada aniden çakıp kaybolan bir şimşeği andıran ani
ve kesikli idraklenmelerle hedefine doğru ilerler.
|